Friends İzlemek Anksiyeteyi Azaltır Mı?

90’larda çocuktum ve birçok ergen gibi Friends izleyerek büyüdüm. Elbette o karanlık çağda Show Tv veya ATV ne kadarını isterse o kadar izleyebiliyorduk ve sanıyorduk ki üniversiteye gittiğimizde hayatımız bu dizideki gibi olacak. Olmadı. New York yerine Eskişehir’de, Kredi ve Yurtlar Kurumu yatakhanelerinde başlayan ve tuhaf ev arkadaşlarıyla devam eden süreçte Friends dizisine yaklaşan tek deneyimim profili Ugly Naked Guy’a benzeyen mahalle sapığı olabilir.
Sekiz, bilemedin elli kırmızı çizgim vardır ve Friends onlardan biridir, kaç defa tekrar edersem edeyim sıkılmadığım birkaç diziden biridir ve hayali gezegenimde Friends hakkında tartışılması dahi yasaktır çünkü bana mutlu çocukluk – ergenlik günlerimi hatırlatır. Bu diziyi izleyen her zavallı genç gibi ben de üniversite hayatım böyle geçecek sanıyordum ama benimki daha çok Alacakaranlık Kuşağı gibiydi. Daha eski olan bir de The Girl From Tomorrow var ama ondan sonra bahsedeceğim.
Dizi birkaç gün önce Netflix Türkiye’ye geldiğinden beri gündemde ve beklediğim gibi ilk kez izleyenlerin büyük kısmı beğenmedi. Ben de Friends’i ilk defa 2021 yılında izliyor olsaydım muhtemelen cinsiyetçi, ırkçı, homofobik, zalim ve daha bir sürü şey olduğunu düşünerek sevmezdim. Bazı bölümlerin ne kadar acımasız olduğunu son birkaç yıldır fark ediyorum ama konumuz bu değil.

Friends İzlemenin Anksiyete Azaltan Etkisi
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu gibi bir sorunum yokmuşcasına, yıllardır dizi veya film dinleyerek iş yaparım. Bir şeyler çizerken, yazarken, okurken fonda sevdiğim bölümlerin dönmesi hoşuma gider. Friends dinleyerek kaç proje bitirdim sayamam bile, her bölümü defalarca dinledim çünkü bana kendimi güvende hissettiriyor. Sonunda ne olacağını bildiğim hikayelerle güvenli alanımda kalıyorum.
Yakın zamana kadar bunun bir anlamı olduğunu düşünmemiştim ama Google’a bakıp kendine teşhis koyan her pimpirikli gibi makaleleri didik didik ettiğim bir gün, basit bir haber linkine tıkladım ve yalnız olmadığımı anladım.
The Summit Clinic’te klinik psikolog olan Marc Hekster tam da geçen yıl bu zamanlar bir röportajda bundan bahsetmiş. 20 yıldan uzun zamandır anksiyete bozukluğu olanlarla çalıştığını, Friends veya The Big Bang Theory gibi tekrarlanan olaylar üzerine kurulu, insan ilişkileri odaklı dizilerin anksiyeteyi sakinleştirdiğini söylemiş. Sözlerini birkaç yerde farklı şekilde okudum, özet olarak çevirisini yapmam gerekirse kabaca şöyle:
Anksiyete zihnin alarm sistemidir ve yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu anlatır, genellikle bastırılmış ve işlenmemiş duyguların sonucudur. Duygular bir düdüklü tenceredeki gibi içimizde birikir ve bir çıkış yolu arar. Eğer onları ifade etmenin bir yolu bulunmazsa bu anksiyete sorunu yaşayan kişi için pek de iyi olmaz. Anksiyeteden mustarip birçok insan bundan kaçma eğilimindedir.
Friends izlemek de bir tür kaçıştır. Hayatlarındaki diğer insanlarla ilişkileri bağlamında; sürekli endişeleri olan, sonrasında sorunları çözülen ve sakinleşen karakterler izlenir. Karmaşık sorunlar her bölümün odak noktası haline getirilir ve ardından dizinin özü olan ilişkiler içinde çözülür.
Oturup o terfiyi alıp alamayacağımızı, faturaları nasıl ödeyeceğimizi veya hoşlandığımız kişinin bizi arayıp aramayacağını düşünmek yerine Rachel ve Ross’un bir küs bir barışık giden ilişkilerine odaklanmak dikkat dağıtıcı görevi görüyor ve işlerin daha kolay çözülebileceğine dair umut veriyor.
Bu, tekrarın iyileştirici doğası ile ilgilidir. Bunu çocuklarda görüyoruz, aynı şeyi tekrar tekrar yaparak çocuksu hisleri ve duyguları çözüyorlar. Her seferinde aynı sonucu görmek ve buna güvenebileceğinizi bilmek rahatlatıcı geliyor. Dolayısıyla yetişkinler de endişeli olduklarında (anksiyete) çocuksu korku ve endişelere sahip olabilirler ve bunlar tekrarlarla yatıştırılabilir. Yani Friends’i 10’uncu kez tekrar ederek…
Bununla birlikte, bir yandan beyin için hızlı bir destek görevi görebilirken, diğer yandan sizi karmaşık şeylerin görece kolaylıkla çözülebileceğine inandırabilir. Bu yüzden bu bakış açısının gerçek hayatta size rehberlik etmesi mümkün değildir. Anksiyetesi hafif olanlar dizileri tekrar izleyerek teselli bulsalar da ağır anksiyete sorunu yaşayanlarda bu işe yaramayabilir.
Söyledikleri son derece mantıklı ve tutarlı olsa da hem kendisi hem de başka uzmanlar binge watching denen aralıksız izlenen bölümlerin insanı daha fazla depresyona ve anksiyeteye sürüklediğine, yalnız hissettirdiğine dair uyarıyor. Cipsi kolayı alıp, karaya vurmuş şilep gibi ekran karşısına sabitlenmek çok cazip evet ama sonunda kendinizi kumandayla dövmek istemiyorsanız en azından birkaç bölümde bir ara verin.
Ayrıca;
Bunalınca I’ll be there for you dinleyin ve Türkiye ile ilgili Friends haberlerini okumayın.