Dizi Karakterlerinin Yaşadığı Psikolojik Sorunlar

Dizi Karakterlerinin Yaşadığı Psikolojik Sorunlar

Her yabancı dizi izleyicisinin seyir defterinde depresyon, anksiyete, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu gibi psikolojik sorunlar yaşayan bir karakter vardır.

Yerli dizilerde genellikle dram, tapu kadastro memuru gibi servet hesabı yapan tuhaf aileler, sabah makyajla uyanıp tuvalete topuklu ayakkabıyla giden doğaüstü karakterler olduğundan onlardan bahsetmeyeceğim. (Evet, ben hiç yerli dizi izlemiyorum, hep belgesel falan…)

Dizileri türlerine göre kategorize etmedim, aslında daha fazla seçenek var ama ben ahkam kesmek kolay olsun diye yalnızca kendi izlediklerimi ve bildiklerimi yazıyorum.

1- Sam & Dean Winchester (Supernatural) – Depresyon ve Anksiyete Bozukluğu

Psikolojik Sorunlarla ve Hayaletlerle Savaşan Kardeşler: Dean & Sam Winchester

15 yılımı verdiğim dizi… İzlemeye pilot bölümle başladım, bir hafta bile aksatmadım. Aynı istikrarı eğitim ve iş hayatımda gösterseydim şu an size Miami sahilindeki lüks evimden yazıyor olabilirdim ama olsun, Trakya da güzel…

Dizi doğaüstü varlıkların peşinden gidip onları avlayan bir ailenin hikayesi olarak başlıyor ama bir noktadan sonra her bölümde psikolojik sorunlar gözlemliyoruz. İlk bölümden finaline kadar Sam Winchester benden daha fazla depresyona girdi çıktı. Travmalar ve onlara bağlı bozukluklar, anksiyete eksik olmadı. İşin içinde bu kadar çok vampir, zombi, hayalet ve türlü ecinni olunca her bölüm biri ölüyordu, zaten karakterlerin kendileri de ölüp ölüp geri geliyordu.

Başa çıkma mekanizmaları farklıydı. Sam her depresyonda yatağa salyasını akıtıp boş gözlerle tavana bakarken, Dean o müthiş Impala’sına atlayıp Carry on my Wayward Son açarak son sürat araba kullanarak anksiyetesini saklamayı tercih ediyordu.

2- Adrian Monk (Monk) – Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB)

Adrian Monk… Tony Shalhoub o kadar müthiş bir oyunculuk sergiledi ki, The Anxiety Disorders Association of America (ADAA) bile bu dizi karakterini OKB farkındalığı kampanyası için ön plana çıkardı. Dizinin tek kötü yanı zaman zaman OKB sanki çok eğlenceli, komik bir hastalıkmış gibi gösterilmesiydi.

Eşinin öldürülmesinin travmasıyla polis memuru Adrian Monk’un psikolojik sorunları zirveye çıkıyor, mesleğini bırakıp OKB’nin esiri olarak yaşamaya başlıyor. (Aslında zaten tam olarak bu nedenle polislikten uzaklaştırılıyor.) Kendi başına hayatını sürdürmesi kolay değil, o nedenle bir asistanı var. Polise olayları çözmeleri için danışmanlık yapıyor çünkü OKB nedeniyle her detayı normal bir insandan kat kat daha fazla görebiliyor. Monk’un temizlik saplantısı var, belirli ritüelleri tekrarlamadan duramıyor. Fobilerinden bazıları mikroplar, diş hekimleri, keskin veya sivri nesneler, kusmak, ölüm ve ölü şeyler, yılanlar, kalabalıklar, yüksek, korku, mantarlar ve küçük alanlar. Bir ara geçici olarak battaniye fobisi geliştirdi.

Mikrop korkusu yüzünden kapı kollarına ve toplu alanlarda kullanılan nesnelere çıplak elleriyle dokunamıyor. Kirli herhangi bir şeyle temas etmiyor, biriyle tokalaşmak zorunda kalırsa hemen antibakteriyel mendille ellerini siliyor. Monk düzenli olarak terapiye giderek sorunlarını çözmeye çalışıyor ve aslında ilk bölümden finale kadar epey ilerleme katetetti. Hastalığa dair umut vaat eden bir profil çizdiğini söyleyemesek de işlevi yüksek, takıntılarını suçları çözmek için yönlendirebiliyor.

3- Sherlock Holmes (Sherlock Holmes ) – Asperger Sendromu & Antisosyal Kişilik Bozukluğu

Sir Arthur Conan Doyle’un kitabından uyarlama polisiye dizisinin baş kahramanı kendisini “Psikopat değilim, yüksek işlevli bir sosyopatım” diye tanımlıyor. BBC’nin aşırı zeki dedektifi Sherlock Holmes modern uyarlamada psikopatlıkla değil bazen yüksek işlevli otizm, bazen de asperger sendromu ile bağdaştırılıyor. Hatta şurada psikolojisini detaylı inceleyen bir makale bile var. Bir grup uzmana göre de antisosyal kişilik bozukluğu var.

Sherlock Holmes mükemmel hafızasına, olayları şıp diye çözen zekasına rağmen insan ilişkilerinde berbat. Empati yeteneği yok gibi, duygularını o kadar bastırıyor ki insanda tekme tokat dövme isteği uyandırıyor. Ona yalnızca lüzumsuz şekilde sabırlı ev arkadaşı ve asistanı Dr. Watson katlanabiliyor. Zaten hemen hemen tüm Sherlock Holmes hikayeleri Watson tarafından anlatılır. Empati yapamadığım ama zekasına hayranlık duyduğum bir karakter. Psikolojik durumu dalgalı seyretse de uçlarda değil, genel olarak aynı seviyede yaşayıp gidiyor.

4- Jessica Jones (Marvel’s Jessica Jones) – Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB)

Marvel’in süper kahramanı Jessica’nın hikayesi biraz Türk filmlerine benziyor. Çocukken ailesiyle araba kazası geçiriyor ve radyoaktif kimyasallar taşıyan bir askeri araçla çarpışıyorlar. Ailesi ölüyor, Jessica bir süre komada kalıyor, uyandığında bir yetimhaneye yerleştiriliyor. Hala kendini öldürmedi, evet. Dram devam ediyor, koruyucu aileye veriliyor ve onlardan kötü muamele görüyor, okul arkadaşları tarafından dışlanıyor. Üstüne bir de Kilgrave tarafından zihni kontrol ediliyor, masum birini öldürmeye zorlanıyor ve tecavüze uğruyor.

Travma sonrası stres bozukluğu yaşayan birçok insan gibi Jessica da alkolik ve agresif birine dönüşüyor. Kendisine iyi davranana “Bana acıma” diye kızıyor, kötü davranana dışlıyor diye kızıyor. Aslında birçok TSSB mağduru gibi aslında en çok kendine kızıyor. “Böyle olacağını bilmeliydim, zaten belliydi” diye öfkeleniyor. (Bu duruma da geri görüş ön yargısı (hindsight bias) deniyor. Ata sporumuzdur, deprem olduğunda “Hava zaten ağırdı, belliydi bir şey olacağı” derler ya, işte tam olarak o.) Sonunda süper kahraman olarak acılarını dindirmeye karar veriyor veya hayat onu buna zorluyor diyelim. Şanslısınız ki süper güçlerim yok, dünyayı kurtarmak bana kalsaydı hepiniz ölmüştünüz. 🙄

5- Raj Koothrappali (The Big Bang Theory) – Sosyal Anksiyete

Aslında dizide Sheldon Cooper adında başlı başına psikiyatrik tanı listesi olabilecek bir karakter var ama burada Raj Koothrappali’den bahsedeceğim. Sosyal anksiyetesi var, tanımadığı insanlarla konuşamıyor, konuşması gerektiğinde de genelde saçma sapan şeyler söylüyor. Kadınlarla konuşmak için alkol alması gerekiyor.

Sosyal anksiyetesi olan insanlar için basit bir diyaloğa girmek akreplerle dolu çukura atlamakla aynı etkiyi yapabiliyor. Raj dizinin ilk bölümlerinde alkol almadan hiçbir kadınla konuşamazken finale doğru anksiyetesini büyük oranda yendi. Hatta bir dönem fazla açıldığını bile söyleyebiliriz.

6- Rick (Rick And Morty) – Depresyon

Pickle Rick 🧡

En sevdiklerimden! Rick dahi bir bilim insanı ama ne yaparsa yapsın hayatın anlamını bulamadığı için sürekli depresyona giriyor. Psikolojik sorunlar ile başa çıkma yöntemi de tam kendisinden beklenecek türden. Pickle Rick bölümünde duygularıyla yüzleşmekten ve sorumluluklarından kaçmak için kendisini salatalık turşusuna dönüştürüyor. Böyle bir imkânım olsaydı tam benim yapacağım türde bir eylem. Rick pislik, serseri, ahlaki normlarla işi olmayan bir karakter. O yüzden senin benim gibi gözünü tavana dikip yatakta X şeklinde yatmak yerine sürekli yeni evrenler keşfediyor.

7- Elliot (Mr. Robot) – Çoklu Kişilik Bozukluğu, Depresyon, Sosyal Anksiyete

Psikolojik Sorunlar Yumağı: Elliot Alderson

Mr. Robot’un baş karakteri Elliot’un birden fazla ruhsal hastalığı var ve hepsi de birbirinden zorlu. Ben gerçeklerden kaçmak için yorganın altına girip ağlamayı veya uyumayı tercih ederken Elliot çareyi alkolde ve uyuşturucuda buluyor. Tüm bu hastalıklara rağmen sabah bir şirkette siber güvenlik mühendisi, akşam hackerlik yapıyor. Ben anksiyetem gelince iki e-posta yazamıyorum ama o en karmaşık güvenlik sistemlerini aşabiliyor. İnsana kendini naylon mandal gibi hissettiriyor ama olsun.

9- Carrie Mathison (Homeland) – Bipolar Bozukluk

Carrie Mathison

Sevimsiz ağlaması ve serseri serbest stili bir yana, Carrie’nin en önemli özelliği bipolar bozuklukla olan mücadelesi. İşin ilginci üstüne bir de CIA ajanı. Dizi boyunca hem ilaç içtiği dönemlere hem de ilaçsız kalıp atak geçirmesine şahit oluyoruz. Birçok insan gibi o da CIA’den bipolar olduğunu saklıyor. Abu Nazir diye bir teröristi yakalamayı fena halde saplantı haline getirmiş durumda. Bipolar bozukluğu olan birinin yaşadığı her türlü gelgiti onu izleyerek görebilirsiniz. Bipolar hayat boyu süren bir hastalık olduğundan dizi boyunca bu durumu iniş ve çıkış dönemleri şeklinde izliyoruz.

10- Shawn Spencer (Psych) – Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

Shawn Spencer aşırı iyi gözlem yeteneği ve fotografik hafızası ile şahane bir dedektif ama dikkat eksikliği ve hiperaktivite yüzünden bürokrasi ile arası iyi değil. Haliyle polis teşkilatına danışmanlık yapıyor. (Tıpkı Adrian Monk gibi, o da diğer polislerden iyi olduğu halde psikolojik sorunlar nedeniyle danışman olarak çalışıyor.) Shawn medyumluk yetenekleri varmış da sanki olayları bununla çözüyormuş gibi davranıyor ama aslında sadece mantığını kullanıyor. Dikkat eksikliği yüzünden sürekli bir şeyleri unutup neyi unuttuğunu bile hatırlayamamak, kafanın içinde milyonlarca tilkinin kuyruğunun birbirine dolanması nasıl bir şey, onu izlerken anlayabilirsiniz. (Ben bunu her gün yaşıyorum.)

11- Dr. Gregory House (House) – Depresyon

House M.D.

Açılışı da kapanışı da hayatımın dizileriyle yapıyorum. (Normalde bu liste asla 11 maddelik olmazdı, tek rakamları oldum olalı sinsi ve itici bulurum ama hiçbirini silmeye kıyamıyorum.)

Gregory House TV tarihinin en zeki doktor karakterlerinden biridir ve New Jersey’deki Princeton-Plainsboro Eğitim Hastanesi’nde teşhis ekibinin başındadır. Söz konusu psikolojik sorunlar olduğunda hiçbir karakter eline su dökemez.

Ağzından çıkan hemen her cümle hayat mottolarım arasındadır ama bu şimdilik konumuzun dışında. House yüksek zekasını etrafındaki insanları sözleriyle dövmek için kullanır. Ağır depresyondadır ama asla kabullenip tedavi olmayı denemez. Onun yerine ağrı kesici bağımlılığı, sürekli daha fazla hastalığı teşhis ederek haz alma gibi yöntemlerle günü kurtarmaya çalışır. Onca yıl bu diziyi izledik, House’un depresyonunun dönem dönem azaldığını görsek de hiçbir zaman tam iyileşme göremedik. Zaten bu karakter depresyonda olmasa böyle yaratıcı olur muydu emin değilim. Ben depresyona girince yırtık çorap gibi işlevsiz oluyorum, onun zekası artıyor. Tabii işin içinde şov abartısı var ama anksiyete ve depresyonun yaratıcılığı artırabildiğini düşünenler de var. Onu ayrıca yazacağım.

Not: House’un apartman numarası Sherlock Holmes’un apartman numarası ile aynıdır, ikisi de 221B. Ayrıca House ile Sherlock Holmes, Wilson ile Watson benzer karakterlerdir.

ÖNERİLER

Yapay Zeka Nedir?

Yapay Zeka Nedir, Kaç Türü Vardır ve Dünyayı Ele Geçirebilir Mi? 🤖

Yapay zeka denince hala gözünüzün önüne insanları köleleştirmiş makineler geliyorsa, komplo teorilerine fazla kapılmış olabilirsiniz. 😌 Bugün yapay zekanın en gelişmiş hali bile sizi haritalarda aradığınız adres yerine karpuz tarlasına yönlendirebiliyor. 🤭 Dikkat eksikliği (DEHB-ADHD), anksiyete veya sadece gündelik hayatı kolaylaştırmak için yapay zekayı nasıl kullanacağımıza derinlemesine dalmadan önce, yapay zeka türlerine

@Dijital Pati